باب قول الله
تعالى: {يا
أيها الرسول
بلِّغ ما أنزل
إليك من ربك
وإن لم تفعل
فما بلَّغت
رسالاته}
/المائدة: 67/.
46. ALLAH TEALA'NIN "EY RESUL! RABBiNDEN SANA iNDiRiLENi
TEBLİĞ ET. EĞER BUNU YAPMAZSAN ONUN ELÇiLiĞİNi YAPMAMıŞ OLURSUN"(Maide 67)
SÖZÜ
وقال
الزُهري: من
الله
الرسالة،
وعلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم البلاغ،
وعلينا التسليم.
Zühri, risalet Yüce Allah tarafındandır. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem üzerine tebliğ, .bizim üzerimize de' kabul etmek (teslim)
yükümlülüğü vardır demiştir.
وقال الله
تعالى: {ليعلم
أن قد أبلغوا
رسالات ربهم}
/الجن: 28/. وقال
تعالى:
{أبلغكم
رسالات ربي} /الأعراف:
62 - 68/.
Yüce Allah "Ki böylece onların (Nebilerin) Rablerinin
gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. "(Cin 28) "Size
Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum"(Araf 62,68)demiştir.
وقال كعب بن
مالك، حين
تخلَّف عن
النبي صلى الله
عليه وسلم:
{وسيرى الله
عملكم ورسوله}
/التوبة: 94/ .وقالت
عائشة: إذا
أعجبك حسن عمل
امرئ فقل: {اعملوا
فسيرى الله
عملكم ورسوله
والمؤمنون}
/التوبة: 105/: ولا
يستخفَّنَّك
أحد .وقال معمر:
{ذلك الكتاب}
هذا القرآن
{هدى للمتقين}
/البقرة: 2/: بيان
ودلالة،
كقوله تعالى:
{ذلكم حكم
الله}
/الممتحنة: 10/:
هذا حكم الله.
{لا ريب} /البقرة:
2/: لا شك. {تلك
آيات} /لقمان: 2/:
يعني هذه
أعلام القرآن،
ومثله: {حتى
إذا كنتم في
الفلك
وجَرَيْن بهم}
/يونس: 22/: يعني
بكم .وقال أنس: بعث
النبي صلى
الله عليه
وسلم خالي حراماً
إلى قومه
وقال:
أتؤمنونني
أبلِّغ رسالة
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؟ فجعل
يحدثهم.
Ka'b b. Malik Tebuk seferinde Nebi ile savaşa gitmekten geri
kaldığı zaman "Amelinizi Allah da, Resulü de, görecektir"(Tevbe 94)
ayetini okudu. Aişe r.anha bir kimsenin amelinin güzelliği senin hoşuna gittiği
zaman (hemen övmeye kalkma) dedi (Yapacağınızı) yapınız! Amelinizi Allah da,
Resulü de, mu'minler de görecektir"(Tevbe 105) ayetini okudu ve
"Sakın seni hiçbir kimse gevşekliğe sevketmesin!"(Rum 60) öğüdünü de
ilave etti. Ma'mer ise şöyle demiştir:
"Zalike'l-kitabu", "haze'I-Kur'anu=Bu
Kur'an", "hüden li'lmuttakfn=muttakilere hidayettir" muttakilere
bir beyan ve delalettir manasınadır. Bu da Yüce Allah'ın şu ayeti gibidir:
"Zalikum hukmullahi=Allah'ın hükmü budur. "(Mumtehine
10) "Haza hükmullahi=Bu Allah'ın hükmüdür" manasınadır. (Yani
"zalike'' ''haza '' manasınadır.
"La raybe fihi", "la şekke flhi=onda hiçbir şüphe
yoktur" manasınadır.
"Tilke ayatullahi=işte bu ayetler, hikmet dolu kitabın
ayetleridir" yani bunlar Kur'an'ın alemleri, nişanları demektir. Bu ayetin
bir benzeri, "Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri
tatlı bir rüzgarla alıp götürdükleri zaman"(Yunus 22) ayetleridir. Yani
buradaki "bihim", "bikum" yerine kullanılmıştır. Enes şöyle
der:
Nebi s.a.v., Enes'in dayısı Haram b. Milhan'ı kendi kavmi Amir
oğullarına elçi olarak gönderdi. Haram onlara hitaben "Sizler Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in elçiliğini tebliğ etmemde beni emin bir kişi
sayıyor, kabul ediyor musunuz?" dedi. Onlar kendisini emin kabul edince, o
da onlara Nebiden hadis rivayet edip, söylemeye başladı.
"Ubliğuküm=Ebu Amr'ın kıraatidir. Ayet, Hafs'ın Asım'dan
nakline göre
"ubelliğuküm" şeklindedir.
حدثنا الفضل
بن يعقوب:
حدثنا عبد
الله بن جعفر
الرقِّي:
حدثنا
المعتمر بن
سليمان: حدثنا
سعيد بن عبد
الله الثقفي:
حدثنا بكر بن
عبد الله المزني،
وزياد بن جبير
بن حية، عن
جبير بن حية: قال
المغيرة:
أخبرنا
نبينا صلى
الله عليه
وسلم، عن
رسالة ربنا:
(أنه من
قُتِلَ منَّا
صار إلى
الجنة).
[-7530-] Muğire bin Şu'be r.a. bize Nebiimiz Rabbimizin
elçiliğinden olarak
"Bizden cihadda öldürülen cennete gider" buyurdu
demiştir.
حدثنا محمد
بن يوسف:
حدثنا سفيان،
عن إسماعيل،
عن الشعبي، عن
مسروق، عن
عائشة رضي الله
عنها قالت: من
حدثك أن
محمداً صلى
الله عليه وسلم
كتم شيئاً.
وقال محمد:
حدثنا أبو
عامر
العَقَدي:
حدثنا شعبة،
عن إسماعيل بن
أبي خالد، عن
الشعبي، عن مسروق،
عن عائشة قالت:
من
حدثك أن النبي
صلى الله عليه
وسلم كتم شيئاً
من الوحي فلا
تصدقه، إن
الله تعالى
يقول: {يا أيها
الرسول بلِّغ
ما أنزل إليك
من ربك وإن لم
تفعل فما
بلَّغت
رسالته}.
[-7531-] Aişe r.anha şöyle demiştir: Her kim sana
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem vahiyden herhangi bir şeyi gizledi"
diye söylerse ona inanma. Çünkü Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu
yapmazsan onun elçiliğini yapmamış olursun"(Maide 67)
حدثنا قتيبة
بن سعيد:
حدثنا جرير،
عن الأعمش، عن
أبي وائل، عن
عمرو بن
شُرَحْبيل
قال: قال عبد
الله:
قال
رجل: يا رسول
الله، أي
الذنب أكبر
عند الله؟ قال:
(أن تدعو لله
ندًّا وهو
خلقك). قال: ثم
أي؟ قال: (ثم أن
تقتل ولدك
مخافة أن يطعم
منك). قال: ثم أي؟
قال: (أن تزاني
حليلة جارك).
فأنزل الله
تصديقها:
{والذين لا
يدعون مع الله
إلها آخر ولا
يقتلون النفس
التي حرم الله
إلا بالحق ولا
يزنون ومن
يفعل ذلك يلق
أثاماً
يُضاعف له
العذاب}.
الآية.
[-7532-] Amr b. Şurahbil'in nakline göre Abdullah b.
Mes'ud r.a. şöyle demiştir:
Bir adam "Ya Resulallah! Yüce Allah katında günahın hangisi
büyüktür?" diye sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
'i"ı.llahseni yarattığı halde Allah'a bir ortak uydurup, dua
etmendir" buyurdu. O zat
"Sonra hangi (günah en büyüktür?)" diye sordu.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Seninle beraber yemek yiyecek
korkusuyla çocuğunu öldürmendir" buyurdu. O kimse "Bundan sonra
hangisi?" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Komşunun eşi ile karşılıklı olarak zina etmenizdir"
buyurdu. Ravi dedi ki:
Yüce Allah bunların tasdiki olan şu ayeti indirdi:
"Yine onlar ki Allah L'e beraber (tuttuklan) başka bir tannya
yalvarmazlar. Allah'zn haram kıldığı cana h..ıksız yere kıymazlar ve zina
etmezler. Bunlan yapan günahı(nın cezasznı) bulur. Kıyamet günü azabı kat kat
arttırılır ve ondan azapta alçaltılmış olarak devamlı kalır"(furkan 68,69)
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Yüce Allah'ın 'Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ
et. Eğer bunu yapmazsan onun elçiliğini yapmamış olursun' sözü." Ahmed b.
Hanbel bu ayeti Kur'an'ın mahluk olmadığına delil göstermiştir. Çünkü ne
Kur'an'da ve ne de hadislerde onun mahluk olduğuna dair herhangi bir ifade
geçmediği gibi, onun mahluk olduğunu gösteren bir şey de yoktur. Öte yandan
Hasan-i Basri'nin "Ca'd'ın dediği gerçek olsaydı, Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem onu tebliğ ederdi" demiştir.
"Zühri, risalet Yüce Allah tarafındandır. Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem üzerine tebliğ, bizim üzerimize de kabul etmek
(teslim) yükümlülüğü vardır demiştir." Bu söz Humeydl'nin en-Nevadir'de
naklettiği bir olayda geçmektedir. Haberi Humeydi vasıtasıyla Hatib de
nakletmiştir. Humeydı şöyle der:
Süfyan bize şöyle dedi: Adamın biri Zührı'ye gelerek "Ey
Ebu Bekir! Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in 'Yakalarını yırtan bizden
değildir'(Buhari, Cenaiz) sözünün manası nedir?" Zühri dedi ki:
"Allah'tan ilim, Resulü üzerine tebliğ, bizim üzerimize de
teslim olmak vardır." Burada zikri geçen "adam" Evzai'dir. Bu
haberi İbn Ebi Asım Kitabu'l-Edeb'te rivayet etmiştir.
Yüce Allah "Ki böylece onların (Nebilerin) Rablerinin
gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. "(Cin 28) "Size
Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin
bilmediklerinizi Allah'tan (gelen vahiyle) biliyorum ... (Araf 62,68)
buyurmuştur." İmam Buhari Halk-u Ef'ali'l-İbad isimli eserinde Yüce
Allah'ın "Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et"(Maide 67)
ayetini zikrettikten sonra şöyle der:
Yüce Allah, önce ona indirileni tebliğden söz etti. Sonra
risaleti tebliğ fiilini niteleyerek şöyle dedi:
"Eğer bunu yapmazsan onun elçiliğini yapmamış olursun"(Maide
67) buyurdu. Allah onun tebliğine "risalet", bunu terk etmeye
"fiil" (in lem tef'al) ismini verdi. Hiç kimsenin "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine emredilen risaleti tebliği yapmadı"
diyemez. Bu şu demektir:
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem tebliğ ettiğinde
kendisine emredileni yapmış demektir. Onun, kendisine indirilen okuması tebliğ
demektir ki bu da onun fiilidir. Ebü'l-Ahvaz Avf b. Malik el-Cüşemi'nin nakline
göre babası "Ben Nebie geldim" diyerek başladığı bir olayı anlatmıştır.
Bu olayda şöyle bir cümle geçmektedir:
"Bana Rabbimden risalet geldiğinde buna tahammül edemedim
ve insanların beni yalanlayacaklarını düşündüm. Bana 'Ya bunu yaparsın veya
sanaşöyle şöyle yapılacak' denildi. "(Humeydi, Müsned, II, 390)
Bu haberin aslı Sünenlerdedir. Haberi İbn Hibban ve Hakim sahih
olarak değerlendirmiştir. Semura b. Cündüb'ün güneş tutulmasıyla ilgili olarak
naklettiği hadiste şöyle bir ifade yer alır:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yaptığı konuşmada şöyle
dedi: 'Ben ancak bir beşerim ve elçiyim. Size Allah'ı hatırlatıyorum ve
soruyorum. Eğer benim Rabbimin risaletleri 'tebliğimde kusur ettiğimi
biliyorsanız ... " Yani bunu bana söyleyiniz.(İbn Hibban, VII, 101; Hakim,
el-Müstedrek, I, 478)
Sahabiler de ona "Senin Rabbinin risaletlerini tebliğ
ettiğine ve üzerindeki yükümlülüğü ifa ettiğine şahidiz" dediler. Bu
haberin aslı Sünenlerdedir. Haberi İbn Huzeyme, İbn Hibban ve Hakim sahih
olarak değerlendirmişlerdir. Buhari adı geçen kitapta bir de "Ey Resul!
Rabbinden sana indirileni tebliğ et" ayetini Rabbinin sana emrettiği
şeylerden indirdiklerini şeklinde açıklamıştır.
"Ekimu's-salate=Namazı kılınız" emri de böyledir.
Salat tümü itibariyle Allah' a itaatten ibarettir. Kur'an okumak namazın
içindeki unsurlardan biridir. Şu halde namaz itaattir ve bunu emir Kur'an'dır.
Kur'an sahifelerde yazılı olup, gönüllerde ezberlenmiştir, dillerde
okunmaktadır. Kıraat, hıfz, kitap mahluktur. Okunan, ezberde bulunan, yazılan
ise mahluk değildir. Bunun delili şudur:
İnsan "Allah" yazar, bunu ezberler ve ona dua eder.
Duası, ezberi, yazması ve fiili mahluktur. Allah ise halik yani yaratıcıdır.
"Aişe r.anha bir kimsenin amelinin güzelliği senin hoşuna
gittiği zaman (hemen övmeye kalkma) dedi (Yapacağınızı) yapınız! Amelinizi
Allah da, Resulü de, .mu'minler de görecektir" ayetini okudu ve
"Sakın seni hiçbir kimsegevşekliğe sevketmesin!" öğüdünü de ilave
etti." Bunun manası şudur:
Hiç kimse ameliyle seni aldatmasın. Sonra bunu hayır
zannedersin! Ancak o kişiyi şeriatın sınırları dairesinde duruyor görürsen bu
müstesnadır.
"Nebiimiz, Rabbimizin elçiliğinden olarak "Bizden
cihadda öldürülen cennete gider" buyurdu." Bu kadarı hadisten merfu
olan kısımdır. Bu hadis uzun haliyle daha önce geçmişti. Hadisin şevahidi Cizye
Bölümündedir.